Blog Small
Travel
Journal
When, while the lovely valley teems with vapour around me, and the meridian sun strikes the upper surface of the impenetrable foliage of my trees.
2009 da Kare Sanat Galerisi’nde açılan ‘Magma’ Sergisi katalog yazısı Sanatta biçim kavramının, ait olduğu eğilim kapsamında ve kendi kuralları gereği, zaman içinde oluşum geçirerek belli aşamalar kaydetmesi, süreçselliğin doğal sonucudur. Her sanatçı için geçerli olan bu süreçsellik, akan zamanla birlikte yapıtın içeriği kadar dokusuna da işler ve onu zorunlu olarak dönüşüme uğratır. Dönüşümün hızlı ya da ağır işlemesi, sanatçının kullandığı malzeme bağlamında olduğu kadar, biçimin yapısal oluşumu açısından da söz konusudur. Sanatçının yapıtlarını zamanın akışına uyumlu olarak izlerken, bu […]
Ahmet Özel’in, 7-30 Nisan tarihleri arasında Antik Sanat Galerisi’nde gerçekleştireceği serginin adı “Merdivenler”… Sergi, sanatçının, son dönem tuval ve kağıt üzerine yağlı boya kullanarak gerçekleştirdiği resimlerini kapsıyor. Sanatçı önceki çalışmalarına atıfta bulunarak, insan kavramını, olgusal açıdan irdeliyor. Bu olgu, içinde barındırdığı felsefi söylem ile bir fenomen halini alıyor. Merdiven, gizemli bir kelime… Doğar doğmaz başlayan yaşam serüveninde insanoğlu, deneyimlerle büyür ve olgunlaşır. Edindiği tecrübeler ona, denizin ortasındaki bir fener gibi, kimi zaman hayat denizinde yol gösterir, kimi zaman ise yalnızca […]
2005 yılında Antik Sanat Galerisi’nde açılan ‘Merdivenler’ Sergisi Katalog yazısı Soyutçu estetiğin nerede başladığı ve nerede sonlandığı sorunu, yorum gerektiren ana konulardan biridir bilindiği gibi. Süreçsellik ifade eden “abstraksiyon” ve bu kavramın varış noktası olan “abstre”, bu anlayışı benimseyen her yapıt için, birbirinden farklı soyut kategoriler üzerinde düşünmeyi gerektirebilir. Böyle bir durum, gerçekliğin soyutçu mantıkla özdeşleşen boyutlar açısından derece ayrımlarının söz konusu olabildiği –olabileceği- varsayımına götürür bizi. Sanat değeri içeren bütün yapıtların “soyut” olduğu noktasından yola çıkan kimi düşünürler –bu […]
Ahmet Özel’in daha çok içsel semboller içeren resimlerini incelediğimizde göktaşları/hücreler neredeyse bir hiyoroglif düzeyine indirgenmiş biçimleriyle görülürler ve ön bilgi olmaksızın tanımlanabilmeleri çok güçtür. Sanatçının mitolojiden yola çıkarak göktaşı/ hücre ismini verdiği motif, “geometrik ve ‘serbest soyutlama” kaynaştığı yapıtların tümünde görülür; esas tema olarak ortaya çıkar. Özel’in kullandığı sınırlı motiflerin fazla değişikliğe uğratmadan tekrar tekrar değişik kombinasyonlarla karşımıza çıkması, söz konusu motiflerin sınırlı olsalar da sınırsız bir kullanım potansiyeli olduğunu kanıtlar. Sanatçının benzer motiflerle değişik kombinasyonlar yapması yapıtlarını anlayabilmemizi sağlayacak […]
Ahmet Özel resmi, entelektüel bir ciddiyetin izini sürerken, kendi ontolojik geçmişini de arıyor. Bu arama, bilincin ortak deviniminde ve estetiğin kendine özgü soyut kulvarında gerçekleşiyor. Tam anlamıyla bir soyut resim olmasa bile bu resim, soyutlamacı gelenek içinde düşünsel ağırlığını içsel çelişik süreçler boyutunda yaşayan ve kendi yaratısal geçmişinin köklerine indiği oranda, sanatçının bireysel arkeolojisinin de izini süren bir özelliğe sahiptir. Özgürlüğün mavi soyut resimleri içinde Ahmet Özel, bireysel mitolojisini dayadığı kolektif bilinçaltının izini sürmekle kalmıyor, aynı zamanda insanoğlunun ontolojik kimliğine […]